Türkonfed 10. Olağan Genel Kurulu
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, Türkiye’nin siyasi, ekonomik ve sosyal gelişmesine AB’ye tam üyelik sürecinde ciddi bir reform dinamizmi getirdiğininin yadsınamayacağını belirterek, “Bu süreç hızlandığı zamanlarda Türkiye’de reformların hızlandığını, bu süreç yavaşladığında reformların da yavaşladığını gözlemledik” dedi.
Yılmaz, Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) 10. Olağan Genel Kurulu’nda, TÜRKONFED’in 10 yılına şahit olan biri olarak yapılan çalışmalardan dolayı teşekkürlerini iletti.
Avrupa Esnaf Sanatkar ve KOBİ Birliği (UEAPME) üyeliğiyle Türkiye’nin AB kurumlarında temsiline yeni bir boyut kazandıran TÜRKONFED’in bu anlamda da önemli bir iş başardığını belirten Yılmaz, “Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği TÜSİAD ve TÜRKONFED için stratejik bir hedeftir. Türkiye’nin siyasi, ekonomik ve sosyal gelişmesine AB’ye tam üyelik sürecinde ciddi bir reform dinamizmi getirdiğini yadsıyamayız. Bu süreç hızlandığı zamanlarda Türkiye’de reformların hızlandığını, bu süreç yavaşladığında reformların da yavaşladığını gözlemledik” dedi.
Ekonomik krizin getirdiği konjonktürel ortamdaki 2,5 yılı aşkın süren duraksamanın 22. faslın açılmasıyla tekrar hızlandığını belirten Yılmaz, bu süreçte daha etkin bir rol üstlenecek bölgesel kalkınma ajanslarının yanı sıra TÜRKONFED üyesi federasyonların da da yer almasını, AB sürecinde ve 22. faslın çalışılmasına öncül rol almalarını önemsediklerini kaydetti.
Kalkınma ajanslarının sesinin yeterince duyulmadığını ifade eden Yılmaz, “Kalkınma ajanslarımızın sesi duyulmadığı müddetçe bizim federasyonlarımızın sesinin yeterince duyulmayacağını ve çalışmaların da yeteri kadar olmayacağını unutmayalım. Kalkınma ajanslarımızla etle tırnak olma mecburiyetindeyiz. İş dünyası olarak bizim gecikmemizin bir mazereti olamaz. Kalkınma ajanslarıyla birlikte çalışmak ve Türkiye’nin bölgesel kalkınmasına sahip çıkmak zorundayız” diye konuştu.
Bölgesel kalkınmışlık farklılıkların ortadan kaldırılması ve demokrasinin gelişimi için dış dünyanın bağımsız ve gönüllü örgütlenmesini ve bu konudaki katılımcılığı desteklemek gerektiğini belirten Yılmaz, TÜSİAD olarak bu desteği vermek için gayret gösterdiklerini ve her zaman iş birliğine hazır olduklarını kaydetti.
Yılmaz, 2012 yılında AB’de KOBİ’lerin, işletmelerin yarattığı toplam katma değerin yarısından fazlasını teşkil edecek şekilde 3,4 trilyon avroluk üretim yaptığını anımsatarak, esnek üretim yapılarıyla piyasa koşullarına hızlı uyum sağlayabilen KOBİ’lerin aynı zamanda yeni istihdam alanı yaratılması, gelir düzeyinin artırılması, sürdürülebilir kalkınmada ve özellikle bölgesel kalkınmışlık farklarının azaltılmasında önemli bir rol üstlendiğini bildirdi.
Dünyadaki kriz ve kriz sonrası toparlanma sürecinin yavaş olmasının en fazla KOBİ’leri etkilediğini dile getiren TÜSİAD Başkanı, “Krizden çıkış sürecinde ABD ve AB ekonomileri bu toparlanmanın yükünü taşıma görevini üstlenmiş durumdalar. Bu süre zarfında reform sürecinde zayıflama başladı. Sermaye bolluğu rekabet eksikliklerini sakladı, zaafları örttü. Şimdi de sermaye akışı zayıfladıkça bu eksiklikler kendini bir bir gösterdi” dedi.
Krizin ilk evrelerine nazaran sınırlı, ancak somut bir güven artışının başladığını ifade eden Yılmaz, bu güven artışında finans sektöründe önemli reform girişimlerinin etkili olduğunu söyledi.
Yılmaz, çok yakında dünya ticaretinde mücadelesi verilen uyumlaştırma, para, finans ve maliye politikalarının da yaygınlaşacağını ve bu durumun küresel örgütlendirmeyi yeniden yapılandıracağını vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Büyük bir olasılıkla IMF’in karar mekanizması değişecek, yeni bir küresel finans düzenleyici bir kurum vücut bulacak. Yeni dünya düzenine hazırlıklı olmamız gerekiyor. En önemli varlığımız insan en önemli aracımız ise eğitimin yaygınlığı ve niteliğidir. Küresel ekonominin ulaştığı bu yeni evrede ülkelerin iktisadi başarılarını birbirinden ayıracak en önemli unsur insan kaynağı ve eğitimin niteliğidir. Bu yeni düzenin herkese refah yaratması ve kapsayıcı büyümenin yerleşebilmesi için başarılı bir eşgüdüm ve ortak tutum, kapsayıcılık gerekmektedir.”
Muharrem Yılmaz, Türkiye’nin gelecek yıl evsahipliğini üstleneceği G20 zirvesinin bu amacın hasıl olabilmesi için imkan sağladığını ve somut adımların atılabilmesi için fırsat yarattığını aktararak, “Başarılı bir küreselleşmenin önemli bir ayağı olarak gördüğümüz AB projesinin bu süreçte çok büyük bir öneme sahiptir. Kapsayıcı büyüme ve kapsayıcı büyümenin demokrasiyle gelişebilmesinin ön şartı AB projesinin başarıyla ilerlemesidir. AB entegrasyonu küreselleşmenin provası, hatta küresel eşgüdüm, ortak tutumun bir örneğini oluşturacaktır” diye konuştu.
Yavaş demokrasinin büyümesinin de yavaş olacağını ifade eden Yılmaz, bu doğrultuda büyümeye yönelik mikro ve makropolitikaların yanı sıra son dönemde çoğulcu demokrasi anlayışının öngördüğü siyasi reformların da hız kazanması gerektiğini vurguladı.
Yılmaz, yatırım ortamının en önemli ve vazgeçilemez şartının hukuk devleti, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı konularındaki hassasiyetlerin ısrarla dile getirilmesi gerektiğini söyledi. – İstanbul
Facebook Hesabınızla Yorum Yapabilirsiniz
YORUMLAR